Türkçe » Almanca | 52 [elli iki] | Alışveriş merkezinde

52 [zweiundfünfzig] Im Kaufhaus

Bir alışveriş merkezine gidelim mi	Gehen wir in ein Kaufhaus?
Alışveriş yapmam lazım.	Ich muss Einkäufe machen.
Çok şey satın almak istiyorum.	Ich will viel einkaufen.
Büro malzemeleri ne tarafta	Wo sind die Büroartikel?
Mektup zarfı ve kâğıdına ihtiyacım var.	Ich brauche Briefumschläge und Briefpapier.
Tükenmez ve keçeli kalemler lazım.	Ich brauche Kulis und Filzstifte.
Mobilyalar nerede	Wo sind die Möbel?
Bir dolap ve komodine ihtiyacım var.	Ich brauche einen Schrank und eine Kommode.
Yazı masası ve rafa ihtiyacım var.	Ich brauche einen Schreibtisch und ein Regal.
Oyuncaklar ne tarafta	Wo sind die Spielsachen?
Bir bebek ve oyuncak ayıya ihtiyacım var.	Ich brauche eine Puppe und einen Teddybär.
Bir futbol topu ve satranç takımına ihtiyacım var.	Ich brauche einen Fußball und ein Schachspiel.
Aletler ne tarafta	Wo ist das Werkzeug?
Bir çekiç ve kerpetene ihtiyacım var.	Ich brauche einen Hammer und eine Zange.
Bir matkap ve tornavidaya ihtiyacım var.	Ich brauche einen Bohrer und einen Schraubenzieher.
Mücevherat nerede	Wo ist der Schmuck?
Bir zincir ve bileziğe ihtiyacım var.	Ich brauche eine Kette und ein Armband.
Bir yüzük ve küpelere ihtiyacım var.	Ich brauche einen Ring und Ohrringe.

Kim kimi anlıyor?

Dünyada yaklaşık 7 milyar insan var. Her birinin bir dili var. Maalesef hep aynı dilde olmuyorlar. Bu durumda başka milletler ile konuşabilmek için diller öğrenmeliyiz. Bu çoğu zaman zahmetli bir iştir. Ama birbirine çok benzeyen diller var. Bu dilleri konuşanlar, diğer dile hakim olmadan anlaşırlar. Bu yeteneğe mutual intelligibility denilir. Bu yetenek ikiye ayrılır. İlk çeşidi; karşılıklı dilsel anlaşımdır. Bu çeşitte birlikte konuşanlar birbirlerini anlarlar. Yanlız diğer dilin yazılı anlatımını anlamamktadırlar. Bu, dillerin yazımının farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Buna örnek olarak Hintçe ve Urduca verilebilir. Yeteneğin ikinci çeşidi ise yazılı anlatım olarak anlaşmadır. Burada diğer dil yazılı olarak anlaşılmaktadır. Bu varyasyonda ama konuşanlar konuşarak zor anlaşırlar. Buna çok belirgin farklılık gösteren bir teleffuz sebep olmaktadır. Almanca ve Hollandaca mesela bunun için bir örnektirler. Ama genelde birbirine yakın olan çoğu diller iki çeşidide içlerinde barındırmaktadırlar. Bu durumda hem dilsel hem de yazımsal olarak Mutually Intelligible’ler. Rusça ve Ukraynaca ya da Tayca ve Lao dili bunlara birer örnektirler. Ayrıca Mutually Intelligible’nin asimetrik bir yapısı da vardır. Bu, konuşanların birbirini anlamada farklılık göstermeleri durumunda olur. Mesela Portegizler İspanyolları, İspanyolların onları anlamasından daha iyi anlarlar. Bir Avusturyalı da bir Almanı, Almanın onu anlamasından daha iyi anlar. Bir örneklerde, telaffuz ve lehçeler bir engel teşkil etmektedirler. Gerçekten iyi sohbetler yapmak isteyenler, bunun için öğrenmeliler.