Türkçe » Endonezyaca | 44 [kırk dört] | Gece çıkmak

44 [empat puluh empat] Keluar pada malam hari

Burada bir disko var mı	Apakah ada diskotek di sini?
Burada bir gece klubü var mı	Apakah ada klub malam di sini?
Burada bir birahane var mı	Apakah ada bar di sini?
Tiyatroda bu akşam ne var	Ada pertunjukan apa di teater malam ini?
Sinemada bu akşam ne var	Ada film apa di bioskop malam ini?
Televizyonda bu akşam ne var	Ada acara apa di televisi malam ini?
Tiyatro için daha bilet var mı	Apa masih ada tiket untuk teater?
Sinema için daha bilet var mı	Apa masih ada tiket untuk bioskop?
Maç için daha bilet var mı	Apa masih ada tiket untuk pertandingan bola?
En arkada oturmak istiyorum.	Saya ingin duduk paling belakang.
Ortada herhangi bir yerde oturmak istiyorum.	Saya ingin duduk di tengah.
En önde oturmak istiyorum.	Saya ingin duduk paling depan.
Bana bir şey tavsiye edebilir misiniz	Apakah Anda dapat memberi saran kepada saya?
Gösteri ne zaman başlıyor	Kapan mulai pertunjukannya?
Bana bir bilet temin edebilir misiniz	Dapatkah Anda mendapatkan tiket untuk saya?
Burada yakında bir golf sahası var mı	Apakah di dekat sini ada lapangan golf?
Burada yakında bir tenis sahası var mı	Apakah di dekat sini ada lapangan tenis?
Burada yakında kapalı bir yüzme havuzu var mı	Apakah di dekat sini ada kolam renang di dalam ruangan?

Genler dili etkiler

Hangi dili konuştuğumuzu aslımız belirler. Ama genlerimiz de dilimizde etkilidirler. Bu sonuca İskoçyalı araştırmacılar varmıştır. Araştırmalarında İngilizcenin Çinceden neden farklı olduğunu bakmışlar. Araştırma esnasında genlerin de önemli olduğunu fark etmişler. Çünkü genler beynimizin gelişimini etkilemektedirler. Bu, beyin kalıplarımızı şekillendirdiklerini gösterir. Bununla dil öğrenme yeteneğimizde belirlenmektedir. Bu süreçte özellikle iki gen çeşidi etkilidir. Şayet bir çeşidi nadir ise, ton dilleri gelişmektedir. Yani ton dilleri bu gen çeşitleri olmayan halklar tarafından konuşulur. Ton dillerinde sesin yüksekliği kelimelerin anlamını belirler. Bu tür bir ton dili örneğin Çincedir. Gen şekli baskın ise, başka diller de gelişir. İngilizce bir ton(ses) dili değildir. Bu genlerin şekilleri eşit dağılıma sahip değillerdir. Bu, dünyada farklı sıklıkla görüldükleri anlamına gelir. Diller sadece nesilden nesillere aktarıldığında yaşamaya devam ederler. Bunun için de çocuklar ebeveynlerinin dilini taklit edebiliyor olmalıdırlar. Dili yani iyi öğrenmeleri gerekmektedir. Ancak o zaman dil nesilden nesillere aktarılabilir. Eski gen şekli ise, ses dillerini destekleyendir. Muhtemelen eskiden bugüne nazaran daha fazla ses dili mevcuttu. Genetik birleşenini fazla önemli kılmamak gerek, çünkü işlevsel olarak sadece dillerin gelişimini anlatabilirler. Ne İngilizce için ne de Çince için bir gen vardır. Herkes her dili öğrenebilir. Bunun için gene değil, ilgi ve disipline ihtiyaç vardır!